DEVAM: 127. Cuma Günü
Ğusletmek
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ سُمَيٍّ
عَنْ أَبِي صَالِحٍ
السَّمَّانِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ مَنْ
اغْتَسَلَ
يَوْمَ
الْجُمُعَةِ
غُسْلَ
الْجَنَابَةِ
ثُمَّ رَاحَ
فَكَأَنَّمَا
قَرَّبَ
بَدَنَةً وَمَنْ
رَاحَ فِي
السَّاعَةِ
الثَّانِيَةِ
فَكَأَنَّمَا
قَرَّبَ
بَقَرَةً
وَمَنْ رَاحَ
فِي
السَّاعَةِ
الثَّالِثَةِ
فَكَأَنَّمَا
قَرَّبَ
كَبْشًا
أَقْرَنَ
وَمَنْ رَاحَ
فِي
السَّاعَةِ
الرَّابِعَةِ
فَكَأَنَّمَا
قَرَّبَ
دَجَاجَةً
وَمَنْ رَاحَ
فِي
السَّاعَةِ
الْخَامِسَةِ
فَكَأَنَّمَا
قَرَّبَ
بَيْضَةً
فَإِذَا
خَرَجَ
الْإِمَامُ
حَضَرَتْ
الْمَلَائِكَةُ
يَسْتَمِعُونَ
الذِّكْرَ
Ebu Hureyre (r.a.)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Bir kimse cuma günü cünüplükten dolayı yıkandığı gibi yıkanır, sonra da
erkenden (mescide) giderse, bir deve tasadduk etmiş gibi olur. ikinci saatte
giden bir sığır, üçüncü saatte giden boynuzlu bir koç, dördüncü saatte giden
bir tavuk, beşinci saatte giden de bir yumurta tasadduk etmiş sayılır. İmam
(minbere) çıktığı zaman melekler (minberin yanında) hutbeyi dinlemeye
gelirler."
Diğer tahric: Buhari,
cuma; Müslim, cuma; Nesai, cuma; Tirmizi, cuma; Muvatta, cuma; Ahmed b. Hanbel,
II, 460.
AÇIKLAMA: Hadisteki رَاحَ kelimesi ile
ifade edilen mana hususunda alimler değişik görüşler serdetmişlerdir.
Muvatta'da رَاحَ fiilinden sonra
فِي
السَّاعَةِ
الأُولَى (ilk saatte) ibaresi ziyade edilmiş ve
imam Malik bu hadisteki saatleri "güneşin zevalinden sonraki latif
anlar" diye tefsir etmiştir. Şafiilerden Kadı Hüseyin ve İmamü'l-Haremeyn
de aynı görüşü benimsemişlerdir. Ulemanın cumhuruna göre cuma günü müstehap
olan günün evvelinde gitmektir.Ezheri'nin ifade ettiğine göre, günün başında
da, sonunda da gitmek manasına kullanılabilir.
Rafiiye
göre, "saatler"den murat gece ve gündüzün zaman dilimleri olan
saatler değil, dereceleri tertibe koymak ve önce gelenlerin sonra gelenlerden
daha çok fazilete nail olduklarını bildirmektir.
Cumhur
Hadisteki saatleri zaman manasına hamletmişlerdir. Ancak bu saatlerin ne
zamandan itibaren başlayacağı hususunda görüş ayrılıkları vardır.
Ruyani:
"İmam Şafii'nin sözünün zahiri erken gitmenin fecrin doğmasından itibaren
olduğunu gösterir" demiş. Rafii ve Nevevi de bunu sahih görmüşlerdir.
Maverdi ise bu saatlerin güneşin doğmasından itibaren başlayacağını çünkü
bundan evvelki vaktin gusül vakti olduğunu söyler.
Hadisin
diğer hadis kitaplarındaki rivayetleri arasında ufak-tefek bazı farklılıklar
göze çarpmaktadır. Bununla beraber hepsinin ittifak ettiği manaya göre, cumaya
gelenlerin alacakları sevaplar geliş sırasına göre farklıdır. Melekler, hatip
minbere çıkıncaya kadar bunları zapt ve tesbit ederler. Yukarıda beyan
ettiğimiz farklı görüşlere göre, sabahın erken vaktinde veya hemen zevalden
sonra gelenlere bir deve tasadduk etmiş gibi sevap yazarlar. Daha sonra
gelenlere de sırayla, sığır, boynuzlu koç, tavuk ve yumurta tasadduk etmiş
sevabı yazarlar. Hatip minbere çıkınca bu yazma işini bırakırlar ve okunacak
hutbeyi dinlemek üzere minberin yanına gelirler. Artık bu vakitten sonra
gelenler yukarıda adı geçen sevaplardan istifade edemezler. Sadece cuma
namazına ait sevaplara nail olurlar. Camiye erken gelenlere verilen sevapların
farklı oluşu gelenlerin namaz kılmak, Kur'an okumak, tesbih ve zikir gibi
ibadetleri daha çok yapacakları içindir.